Bu hafta yönümüzü Ege’nin incisi İzmir’in Bornova ilçesine bağlı Çiçekli Köyü’ne çevirdik. Yol uzun süreceği için sabah saat 6.00 da hareket edecekti aracımız. Yine aynı heyecanla Pazar günü için hazırlıklar Cumartesi akşamından tamamlandı.
Bu hafta benim için daha heyecanlı bir yürüyüş olacaktı; çünkü on yaşındaki yeğenim de çok istediği yürüyüşe bizimle birlikte gelecekti. Her hafta ısrar ediyor; ama zor parkurları yürüyemeyeceğini düşündüğümden gelmesini istemiyordum. Bu parkur 13 km ve orta zorlukta bir parkurdu. Kulüp başkanımızla yaptığımız istişare sonucu yürüyebileceğine karar verdik.
Sabah erkenden hazırlanmıştı. O kadar heyecanlı ve istekliydi ki aldığım risk onun bu hâlini görmeye değdi doğrusu. Vaktinden önce arabaya bineceğimiz durağa varmıştık.
21 kişilik ekiple tam zamanında koyulduk yola. Yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra vardık yürüyüşe başlayacağımız mevkiye. Adı gibi çiçeklerle bezenmiş bir güzergâhtan başladık adımlamaya. Doğa bu bölgeye cömertliğini göstermiş, rengarenk çiçeklerle süslemiş her yanı.
Bu güzellikler içinde yürürken bir yandan da yeğenim Zümra’yı gözlemliyordum. Sanki uzun zamandır yürüyüş yapıyormuş gibiydi, inanılmaz iyi yürüyordu. Yürüyüşteki arkadaşlarla öyle uyum içindeydi ki meğer yürüyemeyeceğini düşünerek ona haksızlık etmişim. Onu cesur yüreğinden dolayı kutluyorum. Umarım doğada olmayı seven böyle minik yürüyüşçülerin sayısı her geçen gün artar, yürüyemeyeceğini düşünenlere ilham olur.
Yürüyüşümüz tatlı inişler ve çıkışlarla devam etti. Rehberimizin uygun gördüğü yerlerde kahvaltı ve öğle yemeği molalarını verdik. Dönüş istikametine geçmeden önce tarihi Roma köprüsünde o anı ölümsüzleştirdik. Bireysel fotoğraf çekmek isteyenler için 10-15 dakika kadar mola verdikten sonra devam ettik yürüyüşümüze.
Bir parkuru daha sorunsuz ve keyifle bitirmenin mutluluğu ile vardık otobüsümüzün bizi beklediği yere. Artık gelenekselleşen Sart’ta pide yeme keyfine de vasıl olduktan sonra, muhteşem bir SARDOK gününü daha noktaladık.
Tüm ekibin uyum içinde olduğu harika bir yürüyüştü. Yürüyüşümüzün kahramanı minik sporcumuz Zümra’ydı. Zümra cesareti, isteği ve azmi ile çocuklara fırsat verildiğinde neleri başarabileceklerini kanıtlamış oldu. Böyle doğa sevdalısı daha çok minik sporcuyu aramızda görmek dileği ile…
Sevgiyle ve doğayla kalın.